farz - kifaye ne demek?

Farz-ı Kifaye

Farz-ı kifaye, İslam hukukunda, bazı Müslümanlar tarafından yerine getirildiğinde diğer Müslümanların üzerinden sorumluluğu kalkan, yerine getirilmediği takdirde ise bütün Müslümanların sorumlu olduğu farz ibadetlere verilen isimdir. Bir nevi, toplumun yapması gereken ve yapıldığında diğerlerinin üzerinden yükümlülüğü kalkan toplumsal sorumluluktur.

Temel Kavramlar

  • Farz: İslam dininde kesin ve bağlayıcı bir şekilde emredilen, yapılması zorunlu olan ibadet ve davranışlardır. Farz ibadetler, mükellef olan her Müslüman için yerine getirilmesi gereken dini yükümlülüklerdir.
  • Mükellef: İslam hukukunda, ergenlik çağına girmiş ve akli dengesi yerinde olan, dini emir ve yasaklardan sorumlu tutulan kişidir.
  • İslam Hukuku (Fıkıh): İslam dininin temel kaynakları olan Kur'an, Sünnet, İcma ve Kıyas'tan elde edilen hükümlerin bütünüdür.

Farz-ı Kifayenin Özellikleri

  1. Toplumsal Sorumluluk: Farz-ı kifaye, bireysel olmaktan ziyade toplumsal bir sorumluluktur. Bir grup Müslüman bu sorumluluğu yerine getirdiğinde, diğer Müslümanlar bu yükümlülükten kurtulur.
  2. Yetersizlik Durumunda Sorumluluk: Eğer farz-ı kifaye olan bir işi yapacak kimse bulunmazsa, o bölgedeki bütün Müslümanlar bundan sorumlu olur. Bu durum, toplumun genel bir sorumluluğunu ifade eder.
  3. Niyetin Önemi: Farz-ı kifaye bir iş yapılırken, onu yapan kişinin, diğer Müslümanlar adına bu sorumluluğu yerine getirme niyeti taşıması önemlidir.
  4. Çeşitlilik: Farz-ı kifaye olan işler, dini ve dünyevi birçok alanı kapsayabilir.

Farz-ı Kifaye Örnekleri

Farz-ı kifaye olan ibadetlere ve işlere şu örnekler verilebilir:

  • Cenaze Namazı: Bir Müslüman vefat ettiğinde, cenaze namazının kılınması farz-ı kifayedir. Bir grup Müslüman bu namazı kıldığında, diğerlerinin üzerinden bu sorumluluk kalkar.
  • Selam Almak: Bir gruba selam verildiğinde, gruptan bir kişinin selamı alması yeterlidir. Ancak hiç kimse almazsa, hepsi günahkar olur.
  • İslam'ı Tebliğ: İslam dinini yaymak ve insanlara anlatmak da farz-ı kifayedir. Bu görevi yerine getirenler sayesinde diğer Müslümanlar bu sorumluluktan kurtulur.
  • İlim Öğrenmek ve Öğretmek: Toplumun ihtiyaç duyduğu dini ve dünyevi ilimleri öğrenmek ve öğretmek de farz-ı kifayedir. Örneğin; Tıp, Mühendislik gibi alanlarda uzmanlaşmak, toplumun ihtiyaçlarını karşılamak adına önemlidir.
  • Hakim Tayin Etmek: Toplumun düzenini sağlamak ve adaleti tesis etmek için Hakim tayin etmek de farz-ı kifayedir.
  • Cihat Etmek: İslam'ı ve Müslümanları korumak için gerektiğinde Cihat etmek de farz-ı kifayedir. Ancak, belirli şartlar altında farz-ı ayn olabilir.

Farz-ı Ayn ile Karşılaştırma

Farz-ı kifaye, her Müslümanın bireysel olarak yapmakla yükümlü olduğu Farz-ı Ayn ile karıştırılmamalıdır. Farz-ı ayn, her mükellef Müslümanın bizzat kendisinin yerine getirmesi gereken ibadetlerdir. Örneğin; Namaz kılmak, Oruç tutmak, Zekat vermek ve Hac ibadetini yerine getirmek farz-ı ayn'dır.

Hüküm ve Hikmeti

Farz-ı kifayenin hükmü, İslam toplumunda dayanışmayı, yardımlaşmayı ve iş bölümünü teşvik etmektir. Bu sayede, toplumun ihtiyaçları karşılanır ve herkes üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek toplumsal huzur sağlanır. Farz-ı kifaye, İslam'ın toplumsal yönünü vurgulayan önemli bir kavramdır.

Sonuç

Farz-ı kifaye, İslam toplumunda önemli bir yer tutan, toplumsal sorumluluk bilincini artıran ve dayanışmayı teşvik eden bir kavramdır. Müslümanlar, hem bireysel ibadetlerini yerine getirmeli, hem de toplumun ihtiyaç duyduğu alanlarda sorumluluk alarak farz-ı kifaye olan görevleri yerine getirmeye çalışmalıdır. Bu sayede, İslam toplumu daha güçlü ve huzurlu bir yapıya kavuşacaktır.

Kendi sorunu sor